KÖTÜ TOHUM / NEVZAT PESEN
Kötü Tohum filmini yıllar önce Rekin Teksoy'un TRT 2'de yayınlanan Edebiyat Uyarlamaları programında izlemiştim ve çok etkilenmiştim. Bu sene "Türk Sinemasında Temsil" dersimizde "Türk Sinemasında Delilik Temsili" konusunu seçtim ve ilk aklıma gelen filmlerden biri "Kötü Tohum" oldu. Sinemamız açısından yenilikçi ve ilginç bir film, oyunculuklar çok iyi ve etkileyici Aşağıdaki yazı ders için hazırladığım ödevden, umarım keyifle okursunuz.
KÖTÜLÜK, HASET VE
DELİLİK
Kötü Tohum
Yönetmenliğini Nevzat Pesen’in yaptığı,
1963 yılı yapımı Kötü Tohum filmi Türk Sineması’nın bu türdeki nadir
örneklerindendir. Maxwell Anderson’un aynı adlı tiyatro eserinden uyarlanan
film, 8 yaşındaki Alev’in narsist kişiliği üzerine kurulmuştur. Filmin açılış
sahnesinde Alev’in hiddetle bakan gözleriyle karşılaşırız, bu sahnenin
devamında Alev’in sınıfında düzenlenen güzel yazı yarışmasında kaybettiğini ve
arkadaşı Cemal’in kazandığını öğreniriz. Alev Cemal’in yarışmayı kazanmasını
kıskanmış, içten içe ona karşı haset duymuştur, bunu gözlerindeki ifadeden,
kızgın bakışlarından anlarız. Olaylar Alev’in Cemal’i okul pikniğinde öldürmesi
ve Cemal’in yarışmada kazandığı madalyonu çalması çerçevesinde gelişir.
M. Klein; doğumdan itibaren işlevsel olan haset
duygusundan söz eder ve bu duygunun, bebeğin erken dönemlerindeki deneyimlerini
etkilediğini öne sürer. Klein haseti şöyle tanımlar: “Haset, arzulanan şeyin
başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı
kızgın bir duygudur; hasetli itki, o istenen şeyi sahibinden çekip almaya ya da
bozmaya, kirletmeye yönelir.
Alev ailesi tarafından şımartılmış, maddi
imkânları iyi, her istediği yapılan ve etrafı tarafından sürekli pohpohlanan
bir çocuktur. Büyükler gibi davranması ailesi ve çevresi tarafından takdir
edilir, çocukça davranmıyor olması üstün bir özellik olarak kabul edilir.
Etrafının ve ailesinin bu davranışları Alev’in kişiliğini etkilemiş, Alevi,
kaba, zalim, istedikleri olmadığında sinirlenen bir çocuğa dönüştürmüştür. Aile
içi ilişkilerde verdiği sözleri hiç tutmayan baba figürü Alev’in güvensiz bir
çocuk olmasını açıklar. Tüm bu dışsal etkilerle birlikte Alev’in büyükannesini
bir seri katil olması kötülüğün genetik olarak Alev’de bulunduğunun
göstergesidir. Film boyunca Alev’in kötü
olduğu bizden saklanmaz, bunun farkında olmayan çevresidir. Zamanla bu kötülüğün
farkına varan bahçıvan Memo da filmin ilerleyen bölümlerinde Alev tarafından yakılarak
öldürülür. Tüm bu süreçte kızının durumunu anlayan anne onu ve kendini
öldürmeye karar verir: Alev’e ilaç içirir, kendi ise tabanca ile intihar eder.
Fakat Alev kurtulur ve Cemal’i öldürdüğünde çaldığı madalyonu aramak üzere göle
gider, son sahnede ilahi adalet devreye girer ve Alev göle düşerek boğulur.
Alev’in kötülüğünün kaynağı iki türlüdür.
Birincisi aile ve toplum, ikincisi genetik faktörler. Ailesinin ve çevresinin yanlış
eğitimi Alev’in narsist kişilik bozukluğu geliştirmesini sağlamıştır.
Narsist kişilik
bozukluğu olan kişiler başkalarının duygu ve düşüncelerine karşı kayıtsızdır.
Sadece kendini önemli görür ve kendinin sevilmeye layık olduğunu düşünürler. Narsist
kişilik bozukluğu özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde görülür, fakat bu
özellikleri gösteren her bireyde narsist kişilik bozukluğu yoktur. Birey
istekleri karşılanmadığında şiddete başvuruyor, krize giriyor, amacına ulaşmak
için zarar vermekten çekinmiyorsa ve bu davranışı umursamıyorsa klinik bir
vakadır.
Alev karakteri bu davranışların hepsini
göstermektedir. Kendinden üstün gördüğü ve arkadaşları tarafından çok sevilen
sınıf arkadaşını öldürmekten çekinmez. Çünkü sevilmenin, takdir edilmenin ve
ödüllendirilmenin sadece kendisi için olduğunu düşünmektedir. Kendisini
herkesten üstün gördüğü için kendinden aşağı gördüğü herkese kötü davranmayı
kendinde bir hak olarak görür. Sınıftaki diğer arkadaşlarını da sürekli
terslemekte ya da aşağı görmektedir. Onun bu tarafını gören ve işlediği
cinayeti anlayan bahçıvan Memo’yu da kendine bir tehdit olarak algıladığı için
öldürmekten çekinmez. Tehditler ortadan kalkınca hiçbir şey olmamış gibi
hayatına devam eder ve tüm bu olanlardan bir rahatsızlık duymaz. Annesi tüm bu
olanları anladığında ona itirafta bulunur ama yaptıklarından kesinlikle pişman
değildir.
Not: Yazıda geçen hastalıkla ilgili açıklamalar http://www.psikolojik.gen.tr/narsistik-kisilik-bozuklugu.html sitesinden alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder